Yazar: | Kollektif |
---|---|
İncele: |
Tükendi
Gelince Haber VerDüşmana karşı savaşan bir orduda, her bir askerin en çok ihtiyaç duyduğu şey “güven”dir aslında. En evvel, cepheye giderken geride bıraktıklarını Allah’a ısmarlar, kendi de için için Yaradanına sığınır.
Çarığı sağlam, sırtı pek, kılıcı kavi ise kendini biraz daha emniyette hisseder. Cephe gerisinde fırınlar çalışıyorsa, aç bırakılmayacağını anlar, silahına daha bir sarılır.
Ama en önemlisi; disiplini, azmi, gayreti, maneviyatı ve tecrübesiyle dirayetli bir kumandanın emri altında olduğunu bilmesidir.
Onun vereceği güven hissi, silahtan da aştan da farklıdır. İşte Çanakkale’nin mümtaz kumandanlarından Hüseyin Avni Bey, böyle bir askerdi.
Alayına, doğrudan savaş hattına sevk edilinceye kadar gece gündüz talim yaptırırdı. Süngü süngüye mücadele edildiği anlarda dahi cesaretinden ve maneviyatından bir şey kaybetmemişti.
Asker evlatları için müşfik bir babaydı o. Cephane sandıklarından mihrap ve minber hazırlatmış, bir cuma namazını öylece hep birlikte eda etmişlerdi.
Hüseyin Avni Bey, emrine verilen 57. Alay ile Çanakkale kara savaşlarının başladığı 25 Nisan 1915 günü, binlerce askerini şehit verse de Arıburnu’nda Anzakları durdurmayı başarmış; düşmana, üstün teçhizat ve donanmalarına çok güvenmemeleri mesajını birinci elden iletmişti.
“Şehitlik”, alayının da kendisinin de alâmet-i fârikasıdır. Bu ay “Şehitler Alayı”nın “Bayram Şehidi” kumandanı Hüseyin Avni Bey’i kısmen askerî ama daha ziyade insanî cihetiyle biraz daha yakından tanıyalım istedik.
Bu vesileyle, onun cephedeki hâlet-i ruhiyyesini, aile reisi olarak hanımıyla ve evlatlarıyla mektuplaşmalarını ve şehadetini yeniden hatırladık. Bütün şehitlerimize rahmet olsun. Kurban Bayramı’nızı tebrik eder, istifadeler dileriz.